“Acaba müminlere bu derece zarar veren ve onları rahatsız eden vesvese, ne hikmete binaen insana bela olmuş?”
Bu sorunun cevabı şudur; “İfrata varmaması yani aşırıya kaçmaması ve insana galip gelmemesi şartıyla vesvesenin aslı uyanıklığa sebeptir, Araştırmaya davetçidir ve ciddiyete vesiledir. Kişide ki lakaytlığı atar, umursamazlığı def eder.
Vesvesenin tahrikiyle kişi, araştırmaya ve doğruları öğrenmeye başlar.
Yani vesvese aslında kişiye güzel bir arkadaştır, onu ilme, araştırmaya, ciddiyete sevk eder. İşte bu yüzden hikmet sahibi olan Allah, şu imtihan yurdunda ve şu müsabaka meydanında, bizlere bir teşvik kamçısı olarak, vesveseyi şeytanın eline vermiştir. O da beşerin başına vuruyor.
Ayrıca şu da unutulmamalıdır ki, nasıl ki, bir hastanın, hastalığından kurtulması için, gerekli ilaçları belli bir müddet, düzenli bir şekilde alması gerekir. Aynen bunun gibi, vesvese hastalığına yakalanan kişinin de bu hastalıktan kurtulması için; bu eserde sunulan devalara ve ilaçlara bir müddet devam etmesi, yani; vesvesenin mahiyetini ve kurtuluş çarelerini iyice öğreninceye kadar eserimizi okuması, yada bu eserin görselliğe döküldüğü vcd leri seyretmesi gerekmektedir. Bu tekrar yapıldıkça, vesvesenin mahiyeti ve kurtuluş çareleri daha iyi anlaşılacak ve bu sayede bir daha yakalanmamak üzere ondan kurtulmak mümkün olacaktır.
Yine şunu da unutmamalıyız ki, vesveseden sadece bizim kurtulmamız da yeterli değildir. Evet hamd olsun bizler Allah'ın bir lutfu olarak bu eserle tanışarak vesvese hastalığından kurtulduk. Peki ama bu esere ulaşamayan yüz binler ne yapacaktır? Zira, vesvese ile gönülleri yaralanmış, çareyi Allah'tan uzaklaşmakta arayan binlerce insanımız vardır. Kardeşimiz, ağabeyimiz, anamız, babamız, akrabalarımız, arkadaşlarımız ve iman sahibi olmak cihetiyle yüz binlerce din kardeşimiz, tedavisi olmadığını zannettiği bu hastalık ile yaralıdır. Halbuki sizin de şahit olduğunuz gibi, bu vesveselerden kurtulmak ne kadar da kolaydır. Şart o ki, vesvesenin mahiyeti keşfedilebilsin…Ancak bu keşfi kişinin kendisinin tek başına yapması oldukça zordur.
O halde gelin biz, Allah'ın rızası için vesvese ile yaralanmış kardeşlerimizin yardımına hep beraber koşalım. Bu eserdeki hakikatlerin tamamını anlatmak mümkün ise anlatalım, mümkün değil ise, bu eserden onları haberdar edelim ve bu eseri onlara tavsiye edelim.
Biz Marmara eğitim olarak sizlere ulaştık. Sizlerde başkalarına ulaşın veya bizi onlara ulaştırın. Elden ele, gönülden gönüle bu hakikatler yayılsın, hasta kalpler şifa bulsun. Ne mutlu, bu kudsi hizmet için adım atanlara!
Bizler vesveseye son bir deva olması niyetiyle,eserimizi bir hadisle tamamlayarak hepinizi Allah'a emanet ediyoruz...
Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ashabından bir kısmı ona sordular. "Bazılarımızın aklından bir kısım vesveseler geçiyor. Normalde bunu söylemenin günah olacağına kaniyiz." dediler. Hz. Peygamber (s.a.v.) "Gerçekten böyle bir korku duyuyor musunuz?" diye sordu. Oradakiler "Evet" deyince, İşte bu imandan gelir." dedi. Diğer bir rivayette "Şeytanın hilesini vesveseye dönüştüren Allah'a hamd olsun." demiştir.
Müslim'in, İbni Mesud (r.a.)'dan kaydettiği bir rivayette şöyledir: Dediler ki "Ey Allah'ın Resulü! Bazılarımız, içinden öyle sesler işitiyor ki, onu bilerek söylemektense kömür kesilinceye kadar yanmayı veya gökten yere atılmayı tercih eder." Hz. Peygamber (s.a.v.) "Hayır! Bu gerçek imanın ifadesidir."
Evet, unutmamak gerekir ki boş bir eve hırsız girmez ve korsanlar, içerisinde hazine bulunmayan bir gemiye saldırmazlar. Bizler böyle bir vesveseye maruz kaldığımızda bilmeliyiz ki, iman var ki şeytan geliyor. Bunun için kalp gemisindeki iman hazinesinden dolayı Allah'a hamd etmeli ve en kıymetli hazinemizi çalmaya çalışan şeytanın hilelerini çok iyi anlamalı ve Cenab-ı Hakk'a sığınmalıyız.
İlme Davet
Bu haber 7607 defa okunmuştur.