Cinlerin rahatsız edişi ve ateistler!


Açıklama: Cinlerin rahatsız edişi ve ateistler üzerine bir okurumuzun mektubuna cevaben yazımız..
Kategori: Metafizik
Eklenme Tarihi: 14 Temmuz 2011
Geçerli Tarih: 28 Mart 2024, 15:00
Site: Araştırmacı Yazar Hakan Yılmaz Çebi Web Sitesi
URL: http://www.hakanyilmazcebi.com/detay.asp?haberID=229


Bir okurumuz tarafından bize gönderilen mektubu ve cevabımızı aşağıda okuyabilirsiniz;
Okurumuzun mektubu:
 
Merhaba,
Cinlerden korunmada dua, ibadet, zikir önemli.
Ben aslında şunu merak ediyorum:

"Pekala ateistler bu cinlerden ve onların şerlerinden nasıl korunabilirler. Onlarda Allah inancı yok, dua ve ibadet de sözkonusu değil.

Mesela ateistler için koruma amaçlı muskalar var mıdır (herhangi bir dini içerik içermeyen) ? Ya da koruma amaçlı okumalar (Reading) var mıdır, yine dini içerik içermeyen? Çoğu insan rüyasında karabasan görse, der ki :"Şu duayı okudum, çok şükür hemen kesildi, karabasan gitti". Ya da yatmadan önce koruma duaları vardır, onlar okunur. Pekala ateistler için bu tür durumlarda nasıl bir korunma olabilir?

Cin çarpması durumunda işin ehli kişilere gitmek gerekmektedir. Bu tür durumlarda ateistler hoca, rahip gibi dini şahsiyetlere gitmek istemeyeceklerdir (ya da hoca, rahip olmasa da dini okumalarla tedavi yapan kişiler de bu grupta olabilir), pekala kime gidebilirler? (Örn: Şaman'lara mı, Şamanlar da sonuçta dini şahsiyetler değil midir?)"

Öncelikle ben ateist biri değilim, inançlı bir müslümanım. Ancak bu konuyu merak ettim, internette araştırdım, fakat fazla bilgi bulamadım. Bu konuda bildiklerinizi paylaşır, bana yardımcı olabilirseniz çok memnun olurum.
Ayrıca Allah (C.C.) Rahman ve Rahim'dir.O sadece müslümanların değil, Alemlerin Rabbidir.Rahman sıfatıyle Cenab-ı Hak sadece müslümanları değil, tüm insanları rızıklandırmakta, esirgemekte ve korumaktadır. Ancak ateistler bu durumda nasıl korunabilir onu merak ettim.
(Tabi şöyle bir soru akla gelebilir, ateistler genelde cinlere inanmazlar. Bu soru için farz edelim ki başlarına cinlerden kaynaklı birkaç olay geldi ve cinlere inanıyorlar)

Saygı ve selamlarımla.
Hakan Yılmaz.
 
Cevap:

Sevgili kardeşimiz,

Günümüz dünyasını ilgilendiren, güzel bir konuya değinmişsiniz.

Ateist olarak tanımlanan insanlar, Allah'a ve mukabilinde amentüye inancı olmayan, herşeyi göze indirgeyen, görünmeyen aleme inanmayan vb. gibi tanıma giren sınıfın insanlarıdır. Özellikle internet dünyasında bu sınıftaki insanlara sık rastlanmaktadır.
 
İslam inancında ittifak görüş mukabilinde; her şeytan bir cindir, ama her cin şeytan değildir. Cinler aleminde de dinler ve mezhepler olarak bizim beşeri dünyadaki döngü nasıl ise onların aleminde de öyledir. Nasıl ki günümüzde müşrik yani diğer dinlerden olupta insanlara zulmetmeyen insanoğlunun sayısı çoksa cinlerin aleminde de diğer dinlerden olupta insanlara zararı dokunmayanlar sayısı azda olsa yine mevcuttur. En doğrusunu ve iyisini Allah (cc) bilir.
 
Eğer bir cin Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Şia, kafir, ateist vs. ne olursa olsun eğer bir insana zarar veriyor veya insanı doğru hak din İslam'ın yolundan alıkoymaya çalışıyorsa o cin şeytan sınıfına girmektedir. Bu saydıklarım içerisinde evla olan kesim Müslüman olan cinlerdir, çünkü Allah'a ve (cc) Resulüne(sav) iman etmişlerdir, müfessirler ilk iman eden cinlerin Mardin'in Nusaybin ilçesi civarında yaşayan Nusaybin cinleri olduğunu söylemektedir. O cinlere ne mutlu ki, hak olan yolu bulmuşlar. Müslüman cinler arasında da zarar veren kesim az değildir, nasıl ki eşrefi mahluk ve Müslüman olan bir insan katillik, hırsızlık, zina vs. yapıyor ve hatta Müslümanım diyen bazı katiller gözünü kırpmadan canice insan kesebiliyorlarsa, Müslüman cinlerin o kesiminde de aynı durum vardır. İnsanlar içinde aynıdır, bir insan insanlara zarar veriyor zulüm ediyorsa şeytanlanmıştır. Bunlara kısaca insi veya cinni şeytan denir.

Nas suresinde ki ayetler aşağıdadır.

1-De ki: "Sığınırım insanların Rabbine, 2-insanların hükümdarına, 3-insanların İlahına; 4-o sinsi vesvesecinin şerrinden, 5-ki, insanların sinelerine vesvese verir durur. 6-Gerek cinlerden, gerekse insanlardan (olsun)."

Şimdi bu bilgilerden sonra şunu bilmek lazımdır ki, bir insanın başına bir sıkıntı geliyorsa bunun iki nedeni vardır?
 
Birincisi, ya Allah'ın (cc) emir ve yasaklarını gözetmiyerek bir yaşantı içindedir, o yüzden başına sıkıntılar ve belalar gelir.
 
Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder. (Şura 30. ayet)
 
İkincisi ise, Allah (cc) kuluna daha güzel nimetler verecektir, onun için kulunu imtihana tabi tutar bakalım başına bir bela geldiğinde sabredecek mi ve bana tevekkül edecek mi?
 

Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz. (Enbiya 35. ayet)

Günümüzde şöyle durumlarda olmaktadır; Kişi ateist yani inancı olmayan birisi ve cinlerin musallatına maruz kalıyor. Yukarıda verdiğimiz ayetler mucibinde bu kişi kendi eliyle, inançsızlığından dolayı Allahu Teala başına bunları getiriyor veya;
 
* Bu kişinin ceddinde Allahu tealanın sevdiği bir kul vardır,

* Ceddinde bir şehit veya gazi vardır,
 
* Allahu Tealanın hoşuna gidecek bir amel yapmıştır,
 
* Bir hayır duası almıştır.
 
Bu gibi başlıca nedenlerden dolayıda Allahu Teala vesile kılarak o kişinin başına bir bela vererek onun doğru yolu bulmasını sağlayabilir.
 
İmam Rabbani (ks) Hazretleri buyurmuştur ki; "Allahu Teala bir kulunu bu dünyada severse, onu bu dünyada sevdiğinin yanına gönderir.."
 
İşte kamil mürşid evliyaları bulanların ulaştığı nimetin küçük bir özetide bu sözdür.. Allahu Teala merhametlilerin en merhametlisidir, O bahane arıyor kulunu affetmek için, ama bizler nefis ve şeytanın hevalarına uyup gaflet denizinden kurtulamıyoruz.
 
Bazı cahil kimseler Allah (cc) madem kullarını seviyor neden benim bu halde (yani günahları kastederek) olmama razı geliyor şeklinde görüş belirtebiliyorlar. Bu iman ve itikad noktasında çok tehlikeli görüştür. Bu, kendisini yoktan var eden Yüce Allah Azze ve Celle'yi sorgulama sınırına girmekte ve çok ciddi zararlara zemin hazırlamaktadır.
 
Bir menkıbe şöyle anlatılmaktadır;
 
İmam-ı a'zam hazretlerine bir ateist, bir mutezile, bir de cebriyeci üç kimse gelir.
 
Ateist sorar:
(Allah varsa, var olan görülür. Varsa ispat et.)
 
Akılcı olan mutezile sorar:
(Cehennemde ateş var. Şeytan ateşten yaratılmıştır. Şeytana ceza vermek mümkün mü?)
 
Cebriyeci de sorar:
(Sen ise irade-i cüziyye var diyorsun. Her şeyin hâlıkı Allah iken insan ne yapabilir ki?)
 
İmam-ı a'zam hazretleri, yerden 3 avuç nemli toprağı top gibi yapıp, her topu birine atar.
 
Üçü de, durumu kadıya şikayet eder. Kadı niye çamur topu attığını sorar.
 
İmam-ı a'zam hazretleri der ki:
Bunlar bana soru sordu ben de cevap verdim. Ateist, Allah varsa, var olan şeyin görünmesi gerekir demişti. Toprak başımı acıttı dedi, madem ağrı var, ağrıyı göstermesi lazımdır. Ağrıyı bile göremeyen Allah’ı nasıl görebilir ki? Ateist akılsızdır, aklı varsa göstermesi gerekir. Ruh da akıl gibi görünmez, ama yaptıklarından anlaşılır. Kâinatın var olması da onun bir yaratıcısının olmasını gerektiğini gösterir.
 
 
Mutezile olan ise, topraktan yaratılmış olduğu halde, çamur toptan etkilendi. Toprak topraktan etkilendiğine göre ateş de ateşten etkilenir. Demir testeresi demiri kestiği gibi, ateş de ateşi yakar.
 
 
Cebriyeci ise, (Allah her işi zorla yaptırır) diyordu. O zaman o toprağı Allah attı, bu beni niye şikayet ediyor? Kendi kendini yalanlamış oluyor.
 
 
Evet, menkıbede görüldüğü gibi ateist ve diğerleri kendi nefs ve şeytanın verdiği batıl düşünceleri yine kendi dilleriyle yalanlıyorlardı.. Bu menkıbeyi günümüz dünyasına uyarladığımızda maalesef çok vahim durumlar bulunmaktadır.
 
 
 
Onun için nefis ve şeytanın eline oyuncak olup düşmemek için ve ebedi ahiret yurdunu tehlikye atmamak için Allahu Tealanın bize uymamız için gönderdiği Resulu Ekrem SAV Efendimizin mirasım dediği "Kuran ve sünnetine" sıkı sıkı sarılmalıyız.
 
 
 
İç ve dış düşmanlar tarafından asırlar boyu birçok yönden çarpıtılmak ve sömürülmek istenen dinimizi doğru yaşamak için ise yine bize Allah'ın dostum ve Habibi Resulu Ekrem SAV'in varisim diyerek övdüğü kamil mürşidleri evliyaları bulup onların manevi nazarlarına girmemiz lazımdır.
 
 
 
Günümüz insanı şunu iyi bilmelidir; Nasıl ki şemsiye insanı yağmurdan korur, işte manevi şemsiye görevini gören Allah'ın dostum dediği, Allah Resulunun (sav) varisim dediği gerçek bir mürşidi kamilin nazarından uzak olmanın beraberinde, bu gibi ana nedenler sonucunda insan metafizik saldırılara açık hale gelmektedir...
 
 
 
Hadis-i Şeriflerde, alemlerin efendisi Hz. Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz buyuruyorlar ki; "Ehl-i beytime buğzeden, yüzüstü cehenneme atılır." [İ. Ahmed]

 
"Ehl-i Beyt, Nuh'un gemisi gibidir. Ona binen kurtulur, ondan geri kalan boğulur."
[Kaynak: Ahmed B. Habel, El-Müsned,3/157; Hakim, El-Müstedrek, 3/151]
 
Allah (cc) günahları affedendir. Alemlerin Efendisi Peygamber SAV Efendimiz günahsız olduğu halde günde 70 ve bir rivayete göre 100 defa tövbe istiğfar ederdi, bu nedenden dolayı hak yolların hepsinde de mürşidi kamil kapısına gelen talibe ilk önce Allahu Tealaye tevbe etmesini ister. Tevbe, güzel kulluğun ilk basamağıdır.
 
Bu geminin kapısı bütün insanlığa açık bir kapıdır, bu kapıdan geçip bu gemiye binenlere ne mutlu. Zararın neresinden dönersek kardır sözü üzerine hareket etmemiz dileğiyle.
 
 
 
Selam ve dua ile..